Maliye Bakanlığından:
Kurumlar Vergisi Genel Tebliği Seri No: 67
Vergi kanunlarında yapılan bazı değişikliklerle tereddüt edilen bazı
konulara ilişkin olarak aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.
1. İSTİSNALARA İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER
4369 Sayılı Kanunla 1/1/1999 tarihinden geçerli olmak üzere Kurumlar
Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin;
a) 3 numaralı bendinde yer alan turizm hasılatı istisnası,
b) 6 numaralı bendinde yer alan yatırım fonlarının katılma belgeleri ve
yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kar payları istisnası,
kaldırılmıştır.
Öte yandan, 31/12/1998 tarihinde son bulan yurt dışı inşaat, onarma,
montaj ve teknik hizmetlerden sağlanan kazanç istisnasının süresi 31/12/2003 tarihine kadar uzatılmıştır. Geçici 24. maddede yapılan değişiklik ile istisna süresi 5 yıl uzatılırken, kurumlar vergisi oran değişikliğine paralel
düzenleme de yapılmıştır.
2. İNDİRİLECEK GİDERLERLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİKLER
2.1. Bağış ve Yardımlarla İlgili Düzenleme
4369 Sayılı Kanunla 1/1/1999 tarihinden geçerli olmak üzere Kurumlar
Vergisi Kanununun 14. maddesinin 6 numaralı bendi yeniden düzenlenmiş, bu bentte yer alan düzenlemeye benzer bir düzenleme olan geçici 25 inci madde ise yürürlükten kaldırılmıştır.
Yapılan düzenlemeye göre;
a) Genel bütçeye dahil dairelere,
b) Katma bütçeli idarelere,
c) İl özel idarelerine,
d) Belediyelere,
e) Köylere,
f) Kamuya yararlı derneklere,
g) Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara,
h) Bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve
kuruluşlara, makbuz karşılığında yapılan bağışlar, o yıla ait kurum kazancının %5'ini geçmemek üzere kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate
alınabilecektir.
Bu düzenleme ile;
a) Daha önce var olan kurum kazancının %2 si ve 20,000 lira ile sınırlı
indirim ile bazı tesisler için var olan sınırsız bağış ve yardım indirimi,
kurum kazancının %5'i ile sınırlı olarak yeniden düzenlenmiştir.
b) Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan ve kurum
kazancının %5'i ile sınırlı olan indirim olduğu gibi korunmuştur.
c) Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 25 inci maddesinde yer alan ve bazı
kurum ve kuruluşlara bağışlanan camilerin yapımı veya mevcut camilerin idamesi için yapılan bağışların sınırsız indirimini öngören düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır.
İndirilecek bağış ve yardım giderinin üst sınırının hesaplanmasında esas
alınan kurum kazancı; zarar mahsubu dahil giderler düşüldükten, iştirak
kazançları hariç indirim ve istisnalar düşülmeden önceki tutarı ifade
etmektedir.
2.2. Taşıt Araçları Gider ve Amortismanları İle İlgili Düzenleme
Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan ve binek
otomobillerinin giderleri ile amortismanlarının yarısının indirimine izin
veren düzenlemeler değiştirilmiş, işletmeye dahil ve işte kullanılan
taşıtların gider ve amortismanlarının tamamının indirimine imkan veren
düzenleme yapılmıştır.
3. KURUMLAR VERGİSİ ORANI
Kurumlar Vergisi Kanununun 25. maddesinde yapılan değişiklik ile kurumlar
vergisi oranı, 1999 yılı kazançlarından uygulanmaya başlamak üzere %30 olarak belirlenmiş, asgari kurumlar vergisi uygulaması kaldırılmıştır.
4. KURUM KAZANÇLARI ÜZERİNDEN YAPILAN STOPAJ VE KAR PAYLARININ BEYANI
4369 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6 numaralı
bendinin (b) alt bendi değiştirilmiş ve üç bölümde şu düzenlemeler
yapılmıştır:
a) İndirim ve istisnalar, dağıtılsın dağıtılmasın %15(1) oranında gelir
vergisi stopajına tabidir. Stopaj oranı halka açık olsun olmasın bütün
kurumlar için geçerlidir.
b) Dar mükellef kurumlar, kurum kazancından istisnalar, kurumlar vergisi
ve fon payının da indirilmesi sonucu kalan kazançları üzerinden, dağıtılsın
dağıtılmasın %15(2) oranında stopaj yapacaklardır.
c) Tam mükellef kurumlar, kurumlar vergisinden müstesna kazançlara isabet
eden kısım düşüldükten sonra, dağıttıkları kar paylarından dağıtım sırasında
gelir vergisi stopajı yapacaklardır. Stopaj oranı halka açık şirketler için
%5, diğer kurumlar için %15'dir(3). Karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı
sayılmadığından, karını sermayeye ekleyen kurumlar kar dağıtımına bağlı stopaj yapmayacaklardır.
--------------------------------------------------------------
(1) 20/8/1999 tarih ve 99/13230 sayılı Kararnamenin eki Karar.
(2) 20/8/1999 tarih ve 99/13230 sayılı Kararnamenin eki Karar.
(3) 20/8/1999 tarih ve 99/13230 sayılı Kararnamenin eki Karar.
Kurumlar yıllar itibariyle kazanç dağıtmaya karar verebilecek olup,
dağıtılmasına karar verilen yıl kazancının; istisnaya tabi tutulmuş kurum
kazancının yanı sıra istisnaya tabi olmayan kurum kazancını da içermesi
durumunda, dağıtılan kazancın; öncelikle istisnaya tabi dağıtılabilir
kazançtan, bu kazancın dağıtımının tamamlanmasından sonra istisna edilmemiş kazançtan gerçekleştirildiği kabul edilecektir. 1998 ve daha önceki yıl kazançlarının dağıtılması durumunda bu kazançlar üzerinden herhangi bir vergi kesintisi yapılmayacaktır.
5. GAYRİMENKULLERİN VE İŞTİRAK HİSSELERİNİN ELDEN ÇIKARILMASINDAN DOĞAN KAZANÇLARDA İSTİSNA
Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 23 üncü maddesinde yer alan iştirak
hisselerinin ve gayrimenkullerin satışından veya üretim tesislerinin ayni
sermaye olarak konmasından doğan kazançlarla ilgili istisnanın süresi
31/12/1998 tarihinde sona ermiş ancak aynı yönde bir düzenleme geçici 28 inci madde ile 31/12/2002 tarihine kadar uygulanmak üzere yeniden yapılmıştır(4).
Ayrıca geçici 28 inci maddenin (a) bendinde de bir takım değişiklikler
yapılmıştır(5). Düzenleme esas itibariyle eski düzenleme ile aynı yönde olup,
daha önceki tebliğlerde yer alan açıklamalar değişmeyen hükümler için
geçerliliğini korumaktadır.
Yapılan düzenleme ve bu düzenlemede yapılan değişiklikler sonrasında
eskisinden farklı olarak maddenin (a) bendinde aşağıdaki hususlara yer
verilmiştir.
a) 4369 sayılı Kanunla asgari kurumlar vergisi yürürlükten
kaldırıldığından buna atıf yapan ifade yeni düzenlemede yer almamıştır.
b) Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b-ii)
alt bendi uyarınca tevkifata tabi tutulacak bu kazançlar için maddede %15
oranı öngörülmüş ve Bakanlar Kurulu'na bu oranı %10 kadar indirebilmesi
için yetki verilmiştir.
c) Üretim tesislerinin ve bu tesislere ilişkin gayrimenkullerin ayni
sermaye olarak konulması durumunda uygulanmakta olan istisna, turizm yatırım veya işletme belgesine sahip turizm tesisleri ve bunların gayrimenkulleri için de uygulanacaktır. Kurumlar vergisinden istisna edilen bu kazançlar üzerinden herhangi bir stopaj yapılmayacaktır.
6. EMİSYON PRİMLERİNDE STOPAJ ORANI
4444 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 28 inci
maddenin (b) bendine göre, 1/1/1999 - 31/12/2002 tarihleri arasında elde
edilen emisyon primleri gelir vergisi stopajına tabi değildir.
7. REPO, TERS REPO İŞLEMLERİNDE VE VADELİ MEVDUAT HESAPLARINDA DEĞERLEME
Repo ve ters repo işlemleri ile ilgili olarak bu işlemlere konu menkul
kıymetlerin kimin tarafından değerleneceği ve vadeli mevduat hesaplarında
değerleme gününe kadar oluşan faiz tutarlarının ticari kazancın tespitinde
dikkate
----------------------------------------------------------
(4) 11/8/1999 tarih ve 4444 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi.
(5) 27/1/2000 tarih ve 4503 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi.
alınıp alınmayacağı konularında uygulamada tereddütler bulunduğu anlaşılmış ve bu konudaki gerekli açıklamalara aşağıda yer verilmiştir.
Ülkemizde uygulanış şekliyle geri alım taahhüdü ile menkul kıymet satışı
(repo) ve geri satım taahhüdü ile menkul kıymet alımı (ters repo) işlemleri
esas itibariyle günün faiz koşullarında bir borç para alış veriş işlemi olup
söz konusu menkul kıymetler bu işlemlerde bir nevi teminat unsuru olarak
kullanılmaktadır. Zira repo ve ters repo işlemlerinde kullanılan faiz oranı
menkul kıymet üzerindeki faiz oranından bağımsız olarak günün piyasa
koşullarına göre belirlenmekte, repo ve ters repoya konu menkul kıymetler
üzerindeki gelirler repo ve ters repo yoluyla borç para veren tarafa
aktarılmamakta ve dolayısıyla repo ve ters repo yoluyla borç para
alanlar bu işlemlerden elde ettikleri vergiye tabi kazançlarını bu işlemlere
konu olan menkul kıymetlerin piyasa değerlerinden bağımsız olarak
belirlemektedirler.
Bu durumda repo ve ters repoya konu menkul kıymetlerin her zaman menkul
kıymeti geri almakla yükümlü olan tarafından Vergi Usul Kanununun 279 uncu
maddesi çerçevesinde değerleme işlemine tabi tutulması gerekmektedir.
Diğer yandan vadesi değerleme gününden sonra olan repo ve ters repo
işlemleri ile ilgili olarak, değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz
tutarları, repoya taraf olanlarca ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili
Gelir Vergisi Kanununun 38 ve 39, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi hükümleri çerçevesinde gelir veya gider olarak dikkate alınacaktır.
Ayrıca, vadeli mevduat hesapları ile ilgili olarak değerleme gününe kadar
tahakkuk eden faiz tutarları da repo ve ters repo işlemlerinde olduğu gibi
ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili yukarıda belirtilen kanun hükümleri
çerçevesinde elde edenler tarafından gelir olarak dikkate alınacaktır.
8. MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİNDE BORSA RAYİCİ
Vergi Usul Kanununun 279 uncu maddesinde 4369 sayılı Kanunla yapılan
değişiklikle hisse senetleri ile portföyünün en az %51 i Türkiye'de kurulmuş
bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri
dışında kalan menkul kıymetlerin borsa rayici ile değerlenmesi esası
getirilmiştir. Sözkonusu madde uyarınca;
- Borsa rayici yoksa veya
- Borsa rayicinin muvazaalı olarak oluştuğu anlaşılırsa,
Borsa rayici yerine menkul kıymetin maliyet bedeline değerleme gününe
kadar oluşan gelir tutarının eklenmesi suretiyle bulunacak tutar esas
alınacaktır.
Aynı Kanunun 263 üncü maddesinde borsa rayicinin oluşumunda normal
temevvüçler (dalgalanma) dışında bariz kararsızlıklar görülen hallerde
değerlemeye takaddüm eden 30 gün içindeki ortalama rayici borsa rayici olarak esas aldırmaya Maliye Bakanlığının yetkili olduğu belirtilmiştir.
Buna göre Maliye Bakanlığı'nca aksi yönde bir düzenleme yapılmadığı sürece
borsada son muamele gününde oluşan rayiç esas alınmak suretiyle değerleme yapılacaktır. Ancak daha sonra yapılacak vergi incelemeleri ile borsada oluşturulan rayicin muvazaalı olduğu anlaşılırsa Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde gerekli tarhiyatların yapılacağı açıktır.
9. DEVİR HALİNDE BAZI VERGİSEL İŞLEMLER
9.1. Devir halinde Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28 inci madde
uygulaması Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28 inci maddesi uyarınca tam mükellefiyete tabi kurumların iştirak hisselerinin veya gayri menkullerinin
satışından doğan kazancın, satışın yapıldığı yılda kurum sermayesine ilave
edilen kısmı kurumlar vergisinden müstesnadır. İstisnanın uygulanabilmesi için gayrimenkulun veya iştirak hissesinin kurumun bilançosunun aktifinde en az iki yıl süreyle yer alması ve gayrimenkul satışından doğan kazancın satışın
yapıldığı yılda sermayeye eklenerek sermaye artırımının gerçekleştirilmesi
gerekmektedir.
Sermaye artırımının gerçekleştirilmesi ile ilgili olarak 51 Seri No'lu
Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde;(6) bazı nedenlerle sermaye artırım
işlemlerinin satışın yapıldığı yılda gerçekleştirilememesi durumunda
istisnadan yararlanabilmek için, satışın yapıldığı döneme ait kurumlar vergisi
beyannamesinin verileceği tarihe kadar şirket yetkili organlarınca sermaye
artırımına karar verilerek ilgili bakanlığa başvurulması ve sermaye artırım
işlemlerinin satışın yapıldığı yıla ait kurumlar vergisi beyannamesinin
verileceği hesap döneminin sonuna kadar tamamlanması gerektiği belirtilmiştir.
- ----------------------------------------------
(6) 6.7.1995 tarih ve 22335 sayılı Resmi Gazete
Kurumların aktifinde kayıtlı gayrimenkullerin Kurumlar Vergisi Kanununun
37 nci maddesine uygun bir şekilde yapılacak devirden önce satılması ve bu
satıştan doğan kazancın devrin gerçekleşmesinden sonra Kurumlar Vergisi
Kanununun geçici 28 inci maddesi kapsamında sermayeye eklenmesi durumunda, bu kazanç, kurumlar vergisinden istisna edilebilecektir. İstisnanın
uygulanabilmesi için devir beyannamesinin verileceği tarihe kadar şirket
yetkili organlarınca karar verilmesi, devralan kurum tarafından devrin
yapıldığı döneme ilişkin olarak verilecek kurumlar vergisi beyannamesi
verilmeden önce Sanayi ve Ticaret Bakanlığına başvurulması ve sermaye artırım işlemlerinin bu kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği hesap dönemi sonuna kadar tamamlanması gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanunun 37 inci maddesine uygun devir işleminin tasfiye
olarak kabul edilmesi sözkonusu değildir. Bu nedenle, sermaye artışının
gerçekleştirilmesinden itibaren 5 yıl süreyle devralan kurumun tasfiye
edilmemesi ve sermayeye eklenen kazancın bu süre içinde işletmeden çekilmemesi halinde herhangi bir vergilendirme sözkonusu olmayacaktır.
Öte yandan, yukarıda belirtildiği üzere geçici 28 inci maddede belirtilen
istisnanın uygulanabilmesi için gayrimenkulun kurumun bilançosunun aktifinde en az iki yıl süreyle yer alması gerekmektedir. Kurumlar Vergisi Kanununun 37 nci maddesi hükümleri çerçevesinde yapılan devirlerde bu süre gayrimenkulün devreden kurum ile devralan kurumun bilançolarında yer aldığı toplam süre dikkate alınarak belirlenecektir.
9.2. İştirak ilişkisi bulunan kurumlarda devir sonucu oluşacak sermaye
tutarı Kurumlar Vergisi Kanununun 37 nci maddesi uyarınca yapılan devirlerde devralan kurum ile devreden kurum arasında iştirak ilişkisinin olması durumunda sözkonusu maddenin 2 nci bendinde yer alan "münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerini birleşilen (Devralan) kurum, kül halinde devralacak ve aynen bilançosuna geçirecektir." şartının nasıl yerine
getirileceği konusunda uygulamada bazı tereddütlerin bulunduğu
anlaşılmaktadır.
Bir kurumun kendisinde iştiraki bulunan veya iştirak ettiği başka bir
kurumu kül halinde devralması nedeniyle kurum bünyesinde yapacağı sermaye artışının sözkonusu iştirak paylarına isabet eden tutarda daha az
gerçekleşmesi Kurumlar Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde belirtilen
şartların ihlali anlamına gelmemektedir.
İştirakler hesabında yer alan değerin, iştirak hisselerinin itibari
değerine eşit olmaması halinde aradaki müspet veya menfi farkın kurumun
vergiye tabi kazancının tespiti ile ilgilendirilmeksizin geçici hesaplarda
izlenmesi mümkün bulunmakta olup bu geçici hesapların vergiye tabi kurum
kazancın tespiti ile ilişkilendirilmeksizin kurum kayıtlarında sona
erdirilmesi de mümkün bulunmaktadır.
9.3. Devir halinde kurumlar ve stopaj beyannamelerini verme ve vergileri
ödeme süreleri Kurumlar Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak yapılacak devirlerde kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar üzerinden vergilendirileceği, aynı Kanunun 39 uncu maddesinde ise devir tarihine kadar olan kazancın vergilendirilebilmesi için devir bilançosu ve kar zarar cetvelinin münfesih kurum tarafından bir beyannameye bağlanarak devir tarihinden itibaren 15 gün içinde vergi dairesine tevdi olunacağı belirtilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununda devrin gerçekleşme tarihi ile ilgili açık bir
hüküm yer almamıştır. Türk Ticaret Kanununun 148 inci maddesinde ise "birleşme için ilgili şirketlerin mukavelelerinin değişmesi hakkındaki usul ve şartlar dairesinde ayrı ayrı karar vermeleri ve bu kararların tescil ve ilan olunması gerekir." Hükmü yer almaktadır. Buna göre devir işleminin hüküm ifade edebilmesi için Türk Ticaret Kanununun 148 inci maddesine göre devri sağlayan mukavele değişikliğinin tescil ve ilan olunması zorunludur.
Bu durumda devre ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarih devir
tarihi olarak dikkate alınacak ve bu tarih itibariyle hesaplanan kazanç tescil
işleminin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren
15 gün içinde ilgili vergi dairesine verilecek bir beyanname ile beyan
edilecektir. Devir halinde tarh olunan vergilerin ödeme zamanı Kurumlar Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin son fıkrasında, "38 inci maddenin hükmü dahilinde vukua gelen devirlerde münfesih kurum namına tahakkuk eden vergiler, 40 ıncı maddede yazılı sürelerde birleşilen kurumdan alınır." hükmü yer almaktadır. Kanunun 40 ıncı maddesine göre, kurumlar vergisi, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında olmak üzere üç eşit taksitte ödenmektedir. Buna göre devir halinde tarh olunan kurumlar vergisinin devirin yapıldığı yılı takip eden yılın Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında üç eşit taksitte ödenmesi gerekmektedir.
Gelir Vergisi Kanununun 98 inci maddesinde, 94 üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri
vergileri ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun
yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmekle yükümlü oldukları
hükme bağlanmıştır.
Beyan edilen bu vergilerin ödeme zamanı ile ilgili Gelir Vergisi Kanununun
119 uncu maddesinde "94 üncü madde gereğince yapılan vergi tevkifatı, vergi kesenler tarafından beyanname verecekleri süre içinde bağlı bulundukları vergi dairesine yatırılır. Ancak 94 üncü maddenin birinci fıkrasının 6 numaralı bendinin (b) alt bendinde yazılı menkul sermaye iratlarının dağıtılmaması halinde yapılacak vergi tevkifatı; biri beyanname verme süresinde, diğerleri kurumlar vergisinin ikinci ve üçüncü taksitlerinin ödeme süreleri içinde olmak üzere üç eşit taksitte ödenir." denilmektedir.
Bu hükümler çerçevesinde devir halinde kurumlar vergisi beyannamesi ve
muhtasar beyanname belirlenen zamanda verilmesine rağmen, bu beyannamelere göre yapılan tarhiyatlar sonucu doğan vergilerin normal süreleri içinde ödenmesi gerekmektedir. Buna göre devir halinde kurum istisna kazancı üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması ve yapılan gelir vergisi tevkifatının kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayı takip eden ayın 20 sine kadar beyan edilmesi gerekmektedir. Gelir Vergisi Kanununun 119 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 40 ve 42 inci maddeleri hükümlerine göre kazançların ortaklara dağıtılmış olması durumunda tevkif edilen vergiler muhtasar beyannamenin verme süresi içinde, dağıtılmamış olması halinde bir devir işleminin gerçekleştiği yılı takip eden yılın 1-20 Mayıs tarihleri arasında, diğerleri ise sözkonusu yılın Temmuz ve Ekim aylarında üç eşit taksitte ödenmesi gerekmektedir.
10. Ar-Ge harcamaları ile ilgili incelemeyi yapacak kuruma ödenecek
tutar Bilindiği üzere 40 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Tebliğinde Kurumlar vergisi Kanununun 14 üncü maddesi uyarınca araştırma geliştirme faaliyetleri nedeniyle vergi ertelemesinden yararlanmak isteyen mükelleflerin Maliye Bakanlığına başvuracakları ve Bakanlığın bu müracaatları yeni teknoloji arayışına yönelik olup olmadığı açısından incelenmek üzere Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumuna ve/veya üniversitelerle kurumun araştırma yaptığı konuda uzmanlaşmış kuruluşlara intikal ettireceği belirtilmiştir. Ayrıca sözkonusu Tebliğ uyarınca Bakanlık vergi ertelemesi talebinde bulunan kuruma, yıl içinde yaptığı yeni teknoloji arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının %5 ini, incelemeyi yapacak olan ilgili kuruluşun veznesine yatırması için ayrıca bir yazı göndereceği, bu tutarın 1990 yılı için 20 milyon lirayı aşamayacağı daha sonraki yıllar için esas alınacak azami tutarın bir önceki yılda uygulanan azami tutarın, yine bir önceki yıl için belirlenen yeniden değerleme oranı ile değerlenmesi suretiyle hesaplanacağı belirtilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin Bakanlığımıza verdiği
yetkiye istinaden 1999 yılı kazançları ile ilgili vergi ertelemesi
başvurularında uygulanmak üzere azami tutar 2,5 milyar lira olarak belirlenmiş olup daha sonraki yıl kazançları ile ilgili olarak vergi ertelemesi
başvurularında esas alınacak azami tutar bir önceki yılda uygulanan azami
tutarın bu önceki yıl için belirlenen yeniden değerleme oranı ile değerlenmesi
suretiyle hesaplanacaktır. Bu hesaplamada 100 milyon liraya kadar küsüratlar dikkate alınmayacaktır.
Tebliğ olunur.
|