Bilindiği gibi 18 Mayıs akşamına kadar ticari ve mesleki kazançları dolayısıyla mükellef olan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri geçici vergi beyanında bulunmak ve çıkan vergiyi ödemek zorundadırlar. Öte yandan ticari ve serbest meslek kazançları dolayısıyla mükellef olan gelir vergisi mükellefleri ile bazı sektörlerdeki kurumlar vergisi mükellefleri 30.6.2020 tarihine kadar mücbir sebep içerisinde kabul edilmişler ve bazı beyannameleri verme ve vergi ödeme mükellefiyetleri ertelenmiştir. Ancak mali idare şu ana kadar geçici vergi ile ilgili bir açıklama yapmamıştır.

Geçtiğimiz günlerde bu konuya değinmiştim. Hatta yazımın sonunda; “Nasıl olsa zaman var” diyerek bu açıklamaları geciktirmenin, mükellefleri belirsizlikler içerisinde tutmak suretiyle mükellef haklarını ihlal ettiği ve hukuk devletine yaraşmadığı unutulmamalıdır.” demiştim. Ancak bu yazıyı kaleme alana kadar mali idareden, ne erteleneceği ne de ertelenmeyeceği yönünde bir ses çıkmadı. Bildiğim kadarı ile ticari kesimin temsilcisi TOBB ile beyannameleri imzalayarak verecek meslek mesuplarının temsilcisi TÜRMOB’un bu konudaki başvuruları da beklemede.

Aslında bu konuda çözüm açıktır. Geçici vergiyi düzenleyen Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120. maddesine göre geçici verginin altışar aylık dönemler halinde (yılda iki defa) ödenmesi gerekmektedir. Geçmişte Bakanlar Kurulu Kararı ile üçer aylık dönemler kabul edilmiştir. Şu anda yetki Cumhurbaşkanı’ndadır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu yetkisini kullanarak söz konusu Kararnameyi – geçici süre ile de olsa - yürürlükten kaldırırsa kanun hükmü devreye girer ve 1. çeyrek için geçici vergi beyannamesi verilmesine gerek kalmaz.

Peki, bu yetki kullanılmazsa veya mali idare bir açıklama yapmazsa geçici vergi beyannamesi vermek gerekir mi? Bu sorunun da cevabı vardır. Bence gerekmez. Bunun gerekçesi mücbir sebep halidir. Zaten Gelir İdaresi Başkanlığı 2006 yılında kuş gribi dolayısıyla illere Bakan (rahmetli Kemal Unakıtan) imzası ile gönderdiği B.07.1. GİB.0.28/2810-13-986 sayılı yazıda “Beyanname verme süresi mücbir sebep halinin başladığı ve bittiği tarihler arasına rastlayan 2005 yılı dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamesinin verilmesine gerek bulunmamaktadır” demiştir. Gelir İdaresi Başkanlığı, her halde ilke bazındaki bu yorumuna yine sahip çıkacaktır.

Ancak tabii ki benim bu açıklamalarım, kişisel görüşlerim olup, mükellefler hukuki güvenlik ilkesi gereği net bir idari görüş veya açıklama beklemektedirler.

Bu noktada üzerinde durulması gereken bir diğer husus da, pandemi süreci dolayısıyla uygulanmakta olan özel mevzuat uyarınca ortaya çıkan sorunların da çözümlenmesi gereğidir.

Oraya çıkan ilk sorun; geçici vergi beyannamesinin verilecek olması halinde, 1.1.2020 ilâ 31.3.2020 itibariyle dönem mali kazancının saptanmasında şüpheli alacak karşılığının nasıl ayrılacağıdır. Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesi; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla, dava veya icra safhasında bulunan tahsil edilememiş alacakların şüpheli alacak olarak kabul edilebileceğini ve bu alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceğini kabul etmiştir.

Ancak bilindiği gibi pandemi tedbirleri kapsamında dava açma ve icra hukukuna ilişkin pek çok süre ile yeni icra takibi alınması 15.6.2020 sonuna kadar durdurulmuştur. Dolayısıyla mükelleflerin tahsili şüpheli hale gelmiş veya olanaksızlaşmış alacaklarını dava veya icra yoluna taşıma yolları kapalıdır.

Bu durumda alacağını dava veya icra aşamasına taşıyamayan tacirin, şüpheli alacak karşılığını nasıl ayıracağı konsunun da açıklığa kavuşması gerekmektedir.

Öte yandan kurumlar vergisi beyanname verme süresinin sonunun 30 Haziran olarak belirlenmesi dolayısıyla 2019 mali zararı geçici vergi beyanname tarihinde kesinleşmemiş (daha doğrusu idare nezdinde resmiyete geçmemiş) olacaktır. Önceki yıl mali zararı olarak geçici vergi beyannamesinde mahsup edilecek zarar, bu durumda afaki olacaktır. Mali İdare, geçici vergi beyannamelerini alacak olması halinde bu sorunu da çözmek zorundadır.

518 sayılı VUK Genel Tebliği ile ticari ve mesleki kazanç dolayısıyla gelir vergisi mükellefi olanlar mücbir sebep içerisinde kabul edilmişler ve mart ayına ilişkin KDV beyannamelerini verme süresi 27 Temmuz’a kadar ertelenmiştir. Öte yandan bu mükelleflerin ilgili aya ilişkin KDV beyannamesini vermeleri gereken tarihe kadar defter-beyan sistemi içerisinde aylık gelir-gider kayıtlarını yapma hakları vardır. Dolayısıyla bu mükellefler mart ayına ilişkin gelir-gider kayıtlarını oluşturmamışlardır. Defter- beyan sistemi içerisinde mart ayı gelir-gider kayıtları olmadan geçici vergi beyannamesinin verilmesi de mümkün değildir. Bu durumda, eğer illa beyanname verilecekse, ilk iki ayın gelir-gider kayıtları üzerinden verilebilmesi gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Mali idarenin geçici vergi beyannamelerini süresinde alması gerekiyorsa, bu soruna da bir çözüm getirmesi gerekmektedir.

Burada sayılabilecek başkaca sorunlar da muhakkakki vardır.

Bu durumda geçici vergi beyannameleri süresinde alınacaksa, bütün bu sorunları da açıklığa kavuşturan bir genel tebliğ ihtiyacı ortaya çıkacaktır.

İçerisinde bulunulan ekonomik ortam ve doğabilecek hukuki sorunlar da dikkate alınırsa, bence en uygun olanı ilk dönem geçici vergi beyannamelerinin alınmamasıdır. Kaldı ki bu pandemi ortamında 55 ülkeye uçaklar dolusu insani yardım yapma gücüne sahip Türkiye’nin geçici vergiden gelecek gelire muhtaç olduğu da söylenemez.

Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya
05.05.2020